30 Aralık 2009 Çarşamba

ZAMANA MEYDAN OKUMAK

İnsanlık bugün sahip olduğu tüm değerlere bilginin paylaşımı ve bilgide güç birliği yapılması anlayışıyla ulaşmıştır.Farklılıklar ve yenilikler, hatta yaratıcılık, bireysel anlamda kişinin kendisini gerçekleştirmesi sürecini diğer insanlarla paylaşması ile sağlanmıştır. Zamana meydan okuyan bu beyinler kimi zaman fiziğin,matematiğin fen in ve varoluşun, kimi zamanda kelimelerin, mısraların, renklerin peşinden koştular. İnsanlara düşünsel ve duygusal birikimleri ile esin kaynağı olmaya çalıştılar. Buldukları denklemleri, duyguları, renkleri, kelimeleri insanlıkla paylaştılar. Bu paylaşım kimi zaman bir mağaranın duvarında, kimi zaman taşlara, kimi zamanda sayfalar dolusu kitaplarda kendisini gösterdi.
Okumak denilince hep aklımıza kitap okumak gelir. Okumak kelimesi kendini en çok kitapların yanına konumlar.Yani kitap eşittir okumak.Oysaki insan doğayı, insanları, maddeyi, diğer canlıları, tarihi, evreni ve kendini okuyabilir. Okumak öğrenmeye çalışmak, anlamaya çalışmak, merak etmek, ilişkilendirmek ve hayal kurmak kavramları ile de yakından ilişkilidir.
Peki bu noktada şu soruyu sormak gerekir. Ne kadar okuyorum?
Eğer bu soruyu neden okumuyorum şeklinde sormak durumunda iseniz, biliniz ki yaşamınız bir rüzgarda rasgele savrulan gemi misali  okyanusunda ilerlemektedir.
Okumaya önem vermeyen kişiler, bir yerde geleceklerini gözardı etmiş olurlar.Okumayan insanlar her konudan şikayet eder hale gelirler, özgüvenleri azalır. Okumaya önem vermeyen insanların hafızaları bilgi anlamında gelişmiş olmadığından, bu insanların çoğunlukta olduğu toplumlarda da toplumsal hafızanın bilgi bakımından gelişmişliğinden bahsetmek çoğu kez mümkün olamamaktadır.Geçmişte yaşanan başarı veya başarısızlıklar çabuk unutulur hale gelir, araştırma olmadığından tarihin tanıklığı iyi bir şekilde gözlemlenip yorumlanamaz, gerçekler sürekli tartışma boyutunda kalır. Bunun sonucunda da kararlar ağırlıklı olarak duygusal seviyede verilir ve kişiseldir. Bu durum kışkırtmaya müsait bir ortamı da doğurur ki, dünya 21. yüzyılda bunun sıkıntılarını çekmektedir.
İnsanların neden okumaya özen göstermediklerini sorguladığımızda ise,
Bir anne ve baba çocuğunu zihin süreçleri anlamında 7 yaşına kadar olan dönemde modeller. Eğer anne ve baba okumuyorsa, çocuğuna bu konuda rol model oluşturmuyorsa, çocuğun ileride okumaya gereken önemi vermesi beklenmemelidir.İnsanlık teknolojinin getirdiği tüm kolaylıkları yaşamına aktarma çabası içerisinde. Bu teknolojik imkanların pek çoğu gerçekten büyük faydalar sağlar mahiyettedir. Televizyon ve bilgisayar aslında bilinçli bir şekilde yapılandırıldığında ve kullanıldığında insanlar için önemli faydalar sağlayabilir. Ancak televizyona gereğinden fazla zaman ayırmak ve onu bilinç düzeyi yetersiz bir zihin anlayışı ile kurgulamak, programları ona göre düzenlemek, kişi ve toplumlar için televizyonu bir zaman hırsızı haline getirir. Zaman hırsızı haline gelmesi durumunda televizyon insanın hayatından okumaya ayıracağı vakti, hayal gücünü ve yaratıcılığını çalar. Yaratıcılık ve hayal gücü çok iç içe geçmiş birbirini destekleyen zihin süreçleridir. Bir radyo piyesi, televizyon dizisinden daha çok hayal kurmayı destekler. Bu durumda radyo piyesinin yaratıcılığa katkısı hayal gücü anlamında öncelikli öneme sahiptir. Televizyona çok zaman ayıran insanlar, çoğu kez okumaya zaman bulamadıklarından şikayet etmektedirler. Okumaya zaman bulamıyorum cümlesi işin aslına bakıldığında genellikle bir kandırmacadır.İnsan merak ettiği müddetçe yaşar. Yaşamak bedensel varoluşdan ziyade, zihinsel varoluşsa eğer, bunun bir diğer ifade şekli de merak etmektir. Merak etmeyen, yaşamını bir meraka adamayan insan ne kadar yaşamış sayılır soru işaretidir. Merak yanlış veya yetersiz modellemeler olması durumunda ailede, eğitimde ve arkadaş çevresinde baskılanır. Merak etmeyen insan okumaz.Yazılı kaynakların fiyatları kişiler için ulaşılabilir olmalıdır. Fiyatların ulaşılamazlığı saptırılan bir bahane olmamalıdır. Örneğin haftada bir gün akşamları dışarı yemek yemeye zaman ve kaynak ayıran bir insan, ya da kendisine kıyafet almaya özen gösteren bir kişi, kitaplara ekonomik gerekçelerle ulaşamamaktan şikayet etmemelidir.
Okuma sevgisini, verimliliğini ve ihtiyacınız arttırmak için neler yapmamız gerekir derseniz, işte size birkaç küçük öneri:
Anne ve babalar okumaya zaman ve kaynak yaratın. Çocuğunuz kitap, gazete ve dergi okunan bir evde büyüsün. Sizi okurken görsün.Evinize her gün mutlaka bir gazete almayı ihmal etmeyin. Gazeteler içerdiği zengin bilgi içeriği ve köşe yazarlarının farklı bakış açıları ile değişiklik insanının gelişimine yardımcı olur.Haftada bir gün en az 30 dakikanızı bir kitapçıyı gezmeye ayırın.İlgi duyduğunuz konuları tespit edin. Kendi merak alanlarınızı tespit edip, o alanda yazılan eserleri takip etmeye özen gösterin. İnternet bu açıdan size zengin seçenekler sunacaktır.Yine merak alanınıza uygun konulardaki dergileri de takip edebilir veya abone olabilirsiniz.Eğitimde okumayı teşvik edecek uygulamalara önem verin. Okuma aktivitelerini çocukların hayal gücünü destekleyecek şekilde tertip edin.Bir konuda farklı görüşlerde en az 3 veya 4 ayrı kitap okumaya çalışın. Sevdiklerinize onlara değer verdiğinizi göstermek için kitap hediye edin.Okuma eylemini daha verimli ve motive bir şekilde gerçekleştirebilmek için, ya kendinize özel bir yer veya ortam hazırlayın, ya da sizi rahatsız etmiyorsa müziğin tamamlayıcı etkisinden yararlanın.Müzeleri gezin, seyahatlerinizde kültür aktivitelerine önem verin.
Unutmayın okumak sadece yazılı metinleri okumak değildir. Okumak aynı zamanda merak etmek, araştırmak ve gözlemlemek anlamına da gelmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder